Bir varmış, bir yokmuş. Zamanında birinde bir prens yaşarmış. Prens uzaya meraklı biriymiş, gözü hep yukarılardaymış. Her gece yatmadan önce, teleskopunu alır, yıldızlara ve aya bakarmış. Onlarla ilgili hayaller kurar, uzayı çok ama çok severmiş. Ama oraya nasıl gideceğini bilmez, üzülür de üzülürmüş.
Kral, prensin bu halini görmüş ve tellalı yanına çağırmış. En kısa zamanda bu derde derman olacak birini bulması için elinden geleni yapmasını istemiş. Tellal yola koyulmuş. Aklına bir fikir gelmiş ve başlamış bağırmaya,
‘Duyduk duymadık demeyin, yakışıklı prensimiz, artık evlenme yaşına gelmiştir. Ve başvurular başlamıştır. Tercihen, astronomi bilgisine sahip, en az bir yıl tecrübeli, güzel mi güzel prensesler aramaktayız. Duyduk duymadık demeyin.’
Bunu duyan Astronot Prenses hemen sarayın yolunu tutar. Ve pensin karşısına çıkar. Prensle çok iyi anlaşırlar. Uzayın genişlemesinden, yıldızların ne kadar parlak olduğundan, güneşin kırmızı cüce olup olmadığından konuşurlar, vaktin nasıl geçtiğini anlamazlar. Birbirlerini daha tanışmış sayılmazlar. Bu yüzden, aşk evliliği değil de, mantık evliliği yaparlar. Ve balayını yapmak üzere, aya gitmeye karar verirler.
Sarayda hazırlıklar başlamış ve birkaç gün içinde her şey tamamlanmış. Yola koyulmuşlar. Az gitmişler, uz gitmişler. Sonunda, uzay aracına varmışlar. Ülkesiyle vedalaşan prens, herkesle sırayla tokalaşmış, hediyeleri kabul etmiş. En son tokalaştığı insan bir cadıymış. Ve Prense ‘ay tozu’ ikram etmiş. Prens anlamadan kabul etmiş, prensese bir şey söylememiş ve uzay aracına binmişler.
Araç havalanmış ve prensin aklına ‘ay tozu’ gelmiş ama açmamış. Prensese sormadan bir iş yapmak adeti değilmiş ve hemen sormuş. Prenses, bunun bir tuzak olduğunu anlamış ve ay tozunu açmamasını söylemiş. Ay tozuyla dolu mendili almış ve derin bir sandığa bırakmış, üstüne kilitler eklemiş. Ve prens, bir kez daha prensesi ne kadar çok sevdiğini anlamış. Aydaki uzay mekiğinde güzel bir balayı geçirmişler. Uzaydan üç elma düşmüş, biri prense, biri astronot prensese, biri de bu masalı okuyanlara, evet evet size. Herkes elmasını bitirmiş, masalda noktayla bitmiş.
Kral, prensin bu halini görmüş ve tellalı yanına çağırmış. En kısa zamanda bu derde derman olacak birini bulması için elinden geleni yapmasını istemiş. Tellal yola koyulmuş. Aklına bir fikir gelmiş ve başlamış bağırmaya,
‘Duyduk duymadık demeyin, yakışıklı prensimiz, artık evlenme yaşına gelmiştir. Ve başvurular başlamıştır. Tercihen, astronomi bilgisine sahip, en az bir yıl tecrübeli, güzel mi güzel prensesler aramaktayız. Duyduk duymadık demeyin.’
Bunu duyan Astronot Prenses hemen sarayın yolunu tutar. Ve pensin karşısına çıkar. Prensle çok iyi anlaşırlar. Uzayın genişlemesinden, yıldızların ne kadar parlak olduğundan, güneşin kırmızı cüce olup olmadığından konuşurlar, vaktin nasıl geçtiğini anlamazlar. Birbirlerini daha tanışmış sayılmazlar. Bu yüzden, aşk evliliği değil de, mantık evliliği yaparlar. Ve balayını yapmak üzere, aya gitmeye karar verirler.
Sarayda hazırlıklar başlamış ve birkaç gün içinde her şey tamamlanmış. Yola koyulmuşlar. Az gitmişler, uz gitmişler. Sonunda, uzay aracına varmışlar. Ülkesiyle vedalaşan prens, herkesle sırayla tokalaşmış, hediyeleri kabul etmiş. En son tokalaştığı insan bir cadıymış. Ve Prense ‘ay tozu’ ikram etmiş. Prens anlamadan kabul etmiş, prensese bir şey söylememiş ve uzay aracına binmişler.
Araç havalanmış ve prensin aklına ‘ay tozu’ gelmiş ama açmamış. Prensese sormadan bir iş yapmak adeti değilmiş ve hemen sormuş. Prenses, bunun bir tuzak olduğunu anlamış ve ay tozunu açmamasını söylemiş. Ay tozuyla dolu mendili almış ve derin bir sandığa bırakmış, üstüne kilitler eklemiş. Ve prens, bir kez daha prensesi ne kadar çok sevdiğini anlamış. Aydaki uzay mekiğinde güzel bir balayı geçirmişler. Uzaydan üç elma düşmüş, biri prense, biri astronot prensese, biri de bu masalı okuyanlara, evet evet size. Herkes elmasını bitirmiş, masalda noktayla bitmiş.
(Ay'a 2020'de yeniden insanlı uçuş planlayan NASA, Ay tozu yutmanın astronotlar için tehlike oluşturup oluşturmadığını inceliyor. Kaynak: Yenişafak)