Bir varmış, bir yokmuş. İnternet sitelerinde gezen tozan, sörf filan yapan çokmuş. Çocuklar akşam olunca okuldan eve gelir, havuçlarını yer ve hemen bilgisayarın başına çökermiş. Saatlerce ama saatlerce monitörle birlikte yaşarmış, eğlendiğini sanırmış. Meraklı Tavşan bu durumu görür, üzülür de üzülürmüş.
Bir gün, Meraklı Tavşanın küçük oğlunun gözleri ve -özellikle- zihni bozulmuş. Sonra bütün kasabayı toplamış ve bu işin böyle devam edemeyeceğini, tüm tavşan camiasına duyurmuş. Sıkıyönetim ilan etmemiş, acımış; onun yerine denetleme kararı vermiş. Bundan böyle, her akşam çocuklu evleri tek tek denetleneceğini duyurmuş. Anne ve baba tavşanlar bu duruma sevinmiş ve bu çalışmalara katılmak için hemen, birer adım ileri zıplamışlar. Oracıkta interneti denetleme kurumu (tidük) kurulmuş.
Artık bekçi olan meraklı tavşan, ağzındaki düdüğü ile internette gezilen sitelerin uygunluğuna düt veya düt düt şeklinde cevap veriyormuş. Hal böyle olunca, bekçi tavşanın çıkardığı gürültülere benzer ses, her evden çıkıyor; gürültü kirliliği hat safalara ulaşıyormuş.
Kasabanın bilgin tavşanları toplanmışlar ve bunun böyle devam edemeyeceğine karar vermişler. Sonra aralarından biri, bu konuda bir araştırma yapmış ve şu bilgilere ulaşmış. Bunu diğerleri de görünce, yaşasın demişler, kurtulduk; artık düdük sesi duymayacağız. Hemen meraklı tavşanın bekçilik görevi, elinden alınmış. Herkes, gönül rahatlığı içinde internette gezinmeye devam etmişler. Gökten üç havuç düşmüş, birisini gökteki aydede yakalamış yemiş, birisini meraklı bekçi tavşan yemiş, öteki havuçta çocuklar arasında paylaşılmış.
bu yazıyı yumiyumla!